29 Aralık 2011 Perşembe

Başarısız Yeşil Pazarlama Uygulamaları - 1

Yeşil Pazarlama ile ilgili firmalar bazı faaliyetlerde bulunmuşlar ama bazı sebeplerden dolayı başarısız olmuşlardır. Bunlardan ilki Yeşil Pazarlama Miyopisi'dir, buna göre;

Pazarlamacılar ürünün yeşil ya da çevreyle uyumlu olma  özelliğine o kadar fazla odaklanmışlardır ki, tüketicinin daha geniş anlamda beklentilerini karşılama konusunda yetersiz kalmışlardır.


Whilpool

Whirlpool firması, 1994’de ilk  kloroflorokarbon içermeyen ve %30’un üzerinde enerji tasarrufu sağlayan buzdolabını üretti. Ancak ürünün pazar performansı beklenilenin tersine çok başarısızdı. Kloroflorokarbon içermeme ve enerji tasarrufu sağlama faydaları, 100$’dan 150$’a çıkan  fiyatın kabul görmesini sağlamadı.  Üstelik bu soğutucu arzu edilen diğer özelliklere de sahip değildi.






GM - EV-1

GM ve Ford elektrikle çalışan arabaları ile benzer bir deneyim yaşadılar. GM 1990’ların sonunda “EV-1” isimli modelini piyasaya çıkardı. Ford da 2000’lerin başında “Think Mobility” isimli modelini pazara sundu. Her iki araba üreticisi de bu yeni araçların pazar başarısından emin görünüyorlardı.



Ford - Think Mobility


Ancak tüketiciler sürekli şarj edilmesi gereken ve şarj edilme noktaları da çok az olan bu elektrikli araçların kullanımını pratik bulmadılar.  Ayrıca sürücülerin çoğu araba kullanma alışkanlılarında değişiklik yapmak istemiyorlardı. Sonuçta elektrikle çalışan araç üretme fikri rafa kaldırıldı ve bu araçlar piyasadan çekildi.


21 Aralık 2011 Çarşamba

Küresel Isınmanın Ekonomiye Maliyeti


İnsanların bazı faaliyetleri sonucunda meydana gelen ve sera gazları olarak nitelendirilen bazı gazların atmosferde yoğun bir şekilde artması sonucunda yeryüzüne yakın atmosfer tabakaları ile yeryüzü sıcaklığının yapay olarak artma sürecine küresel ısınma denmektedir.

Sadece ekolojik değil aynı zamanda politik, sağlık ve sosyo-ekonomik alanlarda da etkili çok önemli bir çevre problemi olan küresel ısınma yüzünden buzullar eriyecek, su seviyesi yükselecek, kuraklık başgösterecek, kum fırtınaları tarımı yok edecek, yiyecek sıkıntısı başlayacak ve insanlar uygun iklim koşullarında yaşama umuduyla farklı yerlere göç edecek. Kısacası hayat insanoğlu için tam bir kaos olacak.

The Stern Review'in 2006 yılında yayınladığı rapora göre eğer küresel ısınmanın neden oldugu riskler dikkate alınmazsa dünya 1930’lardan daha büyük bir ekonomik kriz yaşayacak ve bunun dünya ekonomisine maliyeti 7 trilyon USD civarında olacak.


13 Aralık 2011 Salı

Çevreyi Olumsuz Etkileyen Faktörler

Çevreyi olumsuz etkileyen faktörlere baktığımız ilk başta aşağıdaki beş madde akıllara gelir. 


1) Nüfus
Dünya nüfusu hızla artmakta, doğa zorlanmakta, daha çok yiyeceğe, suya ve havaya ihtiyaç duymaktadır, ayrıca artan insan sayısı oranında doğanın kendini yenileme gücü de o nispette azalmaktadır. Hızlı nüfus artışı sanayileşme ve tüketim artışıyla çevre sorunlarının artmasına ortam hazırlayan temel unsurlardan birisidir. Kaynakların aşırı kullanımına yol açarken, diğer yandan tüketimdeki artışla birlikte üretim ve tüketim süreçlerinde çevreye bırakılan atıkların fazlalaşmasına yol açmaktadır.

2) Üretim ve Tüketim
Yeryüzünün kaynakları tükenmeyecek kadar bol olsaydı değişik ürün ve hizmetlerin üretimi ve üretim hacmi sorun olmayacaktı. Çağdaş ekonomik düzeyde tüketim, artık zorunlu ihtiyaçlar yerine sorunlu olmayan hatta lüks sayılabilecek ihtiyaçları tatmin gayesine yönelmiş bulunmaktadır. Bu eğilim kaynak israfına ve çevre kirlenmesine yol açmaktadır. Üretim için kullanılan çevre kaynaklarının tüketiciye düşen fiyatı belirlenemediğinden yaratılan kirliliğin bedelini istemek kolay olmamaktadır.

3) Sanayileşme
Sanayileşme hayatımıza inanılmaz kolaylıklar ve yenilikler getirirken diğer yandan çok miktardaki kaynağın seferber edilmesine, daha uzunca bir süreç içinde daha çok sayıda işleme tabi tutulmasına ve daha genişçe bir alana dağıtılmasına, zararlı atık ve artıkların oluşmasına neden olmaktadır. Sanayileşme sürecine giren ve sanayileşme sürecini tamamlayan toplumlar bu gelişmeler sırasında tabiat ve doğal kaynakları bitmez tükenmez bir kaynak olarak kullanmışlardır. Ancak doğal kaynakların azaldığını, tabiatın kendini yenileme gücünün sınırlı olduklarını fark ettikleri zaman, hem sanayileşmeyi sürdürmek hem de doğal çevreyi koruyabilmek için önlemler aramaya başlamışlardır.

4) Teknoloji
Teknolojinin görevi toplumların daha rahat yaşamasını sağlamak, kaynakları en verimli şekilde kullanmak ve toplumun iş yükünü hafifletmektir. Fakat modern teknolojinin biçimlendirdiği dünyada, yine teknoloji tarafından birçok sorun meydana gelmiştir. Her teknolojik çalışmanın doğaya ve çevreye daha çok müdahale etmesi sonucunda, bir yandan kirlilik derecesi artmakta, bir yandan da çevre sorunları katlanarak fazlalaşmaktadır.

5) Ekonomi
Ekonominin temel gayesi uzun süre en çok miktarda ürün ve hizmet tüketimi anlamında refah düzeyinin yükseltilmesi olarak anlaşılmış refahın bazı asgari niteliklere sahip bir doğal çevre de gerektirdiği düşünülmemiştir. Önceleri refah göstergesi olarak ürün ve hizmet üretimi yeterli sayılmış, toplumların daha fazla ürün ürettikleri zaman daha mutlu olacaklarına inanılmıştır.

6 Aralık 2011 Salı

Yeşil Ürün ve Özellikleri


Çevreye duyarlı, doğayı kirletmeyen, doğal kaynakları bitirmeyen, geri dönüştürülebilen ya da muhafaza edilebilen ürünlere çevreci ürün veya yeşil ürün denmektedir. Greenwashing diye tabir edilen çevreci olmayan ürünlerin çevreciymiş gibi gösterilmesinden dolayı iyi niyetli tüketici yanlış satın almalara yönlendiriliyor, alışverişte gerçek yeşil ürünlerin etkisi yavaşlıyor, tüketiciler bu ürünlere inancını yitirebiliyor ve en önemlisi yavaş yavaş gelişmekte olan bu oluşum bir noktaya gelmeden bitiyor.


Yeşil ürün özelliklerine bakıldığında insan ya da hayvan sağlığı için tehlikeli olmama, imalat, kullanım ya da ortadan kaldırma boyunca çevreye zarar vermeme, aşırı miktarda enerji ve diğer kaynakları tüketmeme, fazla ambalaj ya da kısa yaşam süresi nedeni ile gereksiz çöpe neden olmama, gereksiz kullanım gerektirmeme, hayvanlara işkence yapılmama ve çevreye zarar verecek zararlı materyaller kullanılmama gibi maddeler ön plana çıkıyor. 


Bazı kişiler ürünlerin üzerindeki sertifikalarla tatmin olabiliyor ama çok daha bilinçli ve sorgulamayı seven tüketiciler çevreci ürünün üretim aşamasından marketlerdeki raflara gelene kadar olan süreçte doğanın en iyi şekilde korunduğunu bilmek istiyor. Yani üretildiği fabrikadaki koşulların çevreye zarar verip vermediği, buradaki atıkların iyi yönetilip yönetilmediği, son tüketiciyle buluşma anına kadar yapılan nakliyat işlemlerinin bile çevreci araçlarla yapılıp yapılmadığına dikkat ediyor.



Uluslararası büyük şirketler bu konuda hem kendi içlerinde yapılması gereken düzenlemeleri süratle yerine getiriyor hem de tedarik zincirini çevreci politikalar ve sürdürülebilir bir yapının üzerine kurmaya başlıyor. Bu tip büyük firmalarla çalışan ve bundan para kazanan tedarikçiler çevreyi korumaya yönelik konan kuralları uygulamaya başlıyor ve bu sayede büyük bir değişim başlıyor. Hammadde ve ambalaj sağlayan tedarikçinin her zaman denetlendiği, nakliyat işini yapan araçların temiz yakıt kullanıp daha az sera gazı emisyonunda bulunmaları, enerji sarfiyatı ve atık yönetimi konularında belli normların konulması sayesinde ürün raflara gelene kadar olabilecek en yeşil ortamlardan geçerek yeşil ürün olmayı hakediyor. 

Değişim sadece devlet, yerel belediyeler, sivil toplum kuruluşları tarafından olmamalı topyekün bir şekilde değişim için istekli olunmalı. Bu anlamda bir çok ülkede milyonlarca kişiye iş sağlayan uluslararası kuruluşların buna öncülük etmeleri gelecek için daha umutla bakmamıza sebep oluyor.