7 Kasım 2011 Pazartesi

Karbon Ayak İzi (Carbon Footprint)

Son zamanlarda gazetelerde veya televizyonda sıkça duyduğumuz bu terim size ilk başta hiçbir şey ifade etmeyebilir. Hatta şirketlerin karbon ayak izlerini azalttığına dair haberlere anlam veremeyebilirsiniz.  Basit bir şekilde ifade etmek gerekirse karbon ayak izi insanların veya kurumların doğaya saldığı sera gazlarının genel toplam içindeki payıdır. Çevreyle dost ürünler tüketmemek, doğaya önem vermemek, aşırı tüketimde bulunmak, doğal kaynakları korumamak ve en önemlisi fosil yakıtları kullanmak sera gaz salınımını daha da artıracak, bu da küresel ısınmaya yol açacaktır. Küresel ısınma sonucunda buzullar eriyecek, su seviyesi yükselecek, kuraklık başgösterecek, kum fırtınaları tarımı yok edecek, yiyecek sıkıntısı başlayacak ve insanlar uygun iklim koşullarında yaşama umuduyla farklı yerlere göç edecek. Kısacası hayat insanoğlu için tam bir kaos olacak.

Şirketler gazetelerde ilanlar vererek karbon ayak izini düşürdüklerine dair raporlar yayınlayarak tüketicilerin gözünde iyi bir imaj edinmeye çalışıyorlar. Peki bireysel olarak biz ne yapabiliriz diye düşündüğümüzde yapılacak birçok şey bulunmaktadır. Enerji tasarrufunda bulunmak, doğayla dost ürünler tüketmek, mümkün olduğunca arabamızın yerine toplu ulaşımı tercih etmek, uçak kullanımını azaltmak, geri dönüşüme önem vermek ilk akla gelen şeyler olmaktadır. Kısacası tehlikenin farkında olup eski alışkanlıklarımızı bırakıp yeni bir hayat felsefesi edinmemiz gerekmektedir.

Sosyal Medya'da durum nasıl?
Firmalar, karbon ayak izlerini azaltan faaliyetlerini, genellikle bir sosyal sorumluluk kampanyası olarak görüyorlar ve bunların duyurularını internet üzerinden, sosyal medya aracılığı ile de yapılıyor. Artık sosyal sorumluluk projelerinin, sosyal medyada ses getirmesi de firmalar için çok önemli. Kullandığımız teknolojilerin, ürünlerin doğaya zarar vermemesini de düşünmek zorundayız. İnsanlar bu duyarlılıkla sahip olduğu teknolojileri de daha anlamlı kullanmaya başlayacaklardır.

Örnek olarak, Filli Boya'nın yaptığı Yarına Borcumuz Var kampanyasından bahsedebiliriz; Bu kampanya ile amaçlanan küresel iklim değişikliğine, sürdürülebilir bir hayat için ısı yalıtımının önemine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak. Türkiye Devlet İstatistik Enstitüsü ile Çevre ve Orman Bakanlığı'nın en son yayınlamış olduğu Türkiye Emisyon Envanter raporuna göre ülkemizde bir kişinin karbon ayak izi, yılda ortalama 5,1 ton olarak belirtiliyor. Bu rakamı azaltmak da tamamen bizim elimizde, enerjiyi verimli kullanarak karbon ayak izlerimizi seyrekleştirebiliriz. Daha sağlıklı ve temiz bir dünya için bunu yapmak zorundayız. Filli Boya'nın üstlendiği bu sosyal sorumluluk projesini sosyal medyaya taşıması da oldukça başarılı olmuş. Kampanya kapsamında, Filli Boya Yalıtım kendi karbon ayak izini hesaplayan ilk 3.000 kişinin bir haftalık evsel enerji kullanımından kaynaklanan karbon ayak izini hesaplayacak ve bu karbon ayak izlerini sıfırlayacak. Karbon sıfırlama işlemi, myclimate Türkiye karbon denkleştirme projeleri portföyünde yer alan, Çeşme ve Gelibolu'daki  Gold Standard sertifikalı rüzgar enerjisi projelerine kaynak aktarılmak sureti ile yapılacak. Yani doğaya verilen zarar, rüzgar enerjisi projesi ile geri kazanılacak. Sosyal sorumluluk kampanyasını, sosyal medyada kullanımı açısından çok başarılı bir örnek. En azından Filli Boya'nın Onur Air gibi bir hataya düşmediği kesin.

Karbon salımını azaltmanın en etkili yollarından birisi ısı yalıtımı. Facebook'un Avrupa'daki ilk sunucuları Luleå'ya kuruluyor. Luleå, İsveç'in kuzeydoğusunda, kuzey kutup çizgisinin hemen yakınlarında yer alan, 2005 yılı nüfuslarına göre 45.000 nüfuslu ufak bir kent. Peki burasının özelliği ne? Facebook neden sunucularını kurmak için İsveç'teki bu kenti seçti? Sebebi aslında çok basit: Sunucuları doğal yollar ile soğuk tutmak. Sunucuların oluşturduğu ısıyı soğutmak için data centerlarda ciddi soğutma üniteleri kurulu ve bunlar maddi olarak ek yükümlülükler getiriyor. Sunucuların soğuk iklim bölgelerine kurulmaları ise doğal bir soğutma özelliği kazandırıyor ve böylece sunucular da, daha rahat çalışıyor. Avrupa'daki Facebook kullanıcılarının daha da hızlı performans sağlayacak olan bu veri merkezi, hem Facebook'un soğutma giderlerini büyük oranda azaltacak hem de Facebook'un doğaya saygısını bu şekilde görebiliyoruz. 2014 yılında tamamlanması beklenen veri merkezi, doğal yollardan soğutma sağlayacağı için karbon salınımı da daha az olacak. Özellikle teknoloji firmalarının bu tarz doğayı koruma faaliyetlerinin takipçisi ve uygulayıcısı olmaları gerekiyor. Teknolojimizin ve sağlığımızın daha iyi durumda olması için tüm bunlar şart ve tüketicilerin de satın aldıkları marka ve ürünlere karşı sorgulayıcı yaklaşmaları gerekiyor.

Bu yazıyı sosyal medya konusunda uzman olan sevgili Sami Eyidilli ile beraber yazdık. Kendisi Dokuz Eylül Üniversitesi'nden mezun ve şu anda Anadolu Üniversitesi'nde İşletme Fakültesi son sınıf öğrencisi.

Gonet Interactive Advertising Agency bünyesinde Sosyal Medya Uzmanı olan Eyidilli bugüne kadar birçok dergide yazarlık ve haber editörlüğü görevi üstlendi. Türkiye'nin ilk e-dergilerinden birinin kurucu yazarları arasında yer alan Sami Eyidilli'nin yazılarını www.sosyalmedyauzerine.com adlı blogda okuyabilirsiniz.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder